Türk Böbrek Vakfı Lideri Timur Erk, Türkiye’deki 62 bin diyaliz hastasından 22 bininin böbrek nakli beklediğini belirterek, “Her şeyde bonkör olan Türk insanı, organ bağışında cimri. Bu önemli bir sorun. Bağışçı konusunda önemli hassaslık yaratmamız lazım.” dedi.
Erk, böbrek rahatsızlığının son evrede kendini belirli eden “sinsi bir hastalık” olduğunu söyledi.
Böbrek hastalığını etkileyen ve tetikleyen en değerli faktörlerin başında tuz ve şekerin geldiğini anlatan Erk, bunların tüketiminde Türkiye’nin ön sıralarda yer aldığını belirtti.
Tuz ve şeker kullanımıyla sağlıklı beslenmeye dikkati çekmek maksadıyla vakıf olarak bugüne kadar 32 vilayette öğretmen ve öğrencilere yönelik eğitimler düzenlediklerini söz eden Erk, bu eğitimlerinin sürdüğünü anlattı.
Timur Erk, Türkiye’de 62 bin diyaliz hastası bulunduğunu ve bunlardan 22 bininin nakil beklediğini bildirerek, Kovid-19 salgını sürecinde nakillerde azalma olduğunu aktardı.
NAKİL SAYISI 4 BİNİN ALTINDA
Covid-19 öncesinde nakil sayısının yıllık 3 bin 863 olduğunu lisana getiren Erk, şöyle devam etti:
“Nakil bekleyen 22 bine karşı 3 bin 863 nakil biraz düşük bir sayı. Bunun yüzde 22’si kadavradan, yüzde 78 üzere büyük bir çoğunluğu akrabadan gerçekleştirilen nakiller oldu. Pandemi müddetinde ihmal ve biraz da tedirginlik olduğu için testler yapılamadı ve böbrek nakli sayıları düştü. Artık inşallah nakille ilgili bir yığılma kelam konusu olacak. Zahmet, kadavradan nakil sayısının azlığında. Bağışçı konusunda önemli hassaslık yaratmamız lazım. 22 bin nakil bekleyen var. 3 bin nakil kâfi mi? Yetmez. Bunu 5 binlere çıkarmamız lazım.”
ORGAN NAKLİNDE İSPANYA VE BELÇİKA MODELLERİ
Kadavradan nakillerle ilgili uygun uygulamaların yürütüldüğü ülkelerden örnekler veren Erk, şunları kaydetti:
“Organ naklinde birinci İspanya’da organ nakli koordinatörleri bu işi birincil meslek olarak yapıyor. Yani bir trafik kazası oldu, kolluk kuvvetleriyle birlikte çalışıyorlar ve ambulans getirdiği anda bahse çabucak sahip çıkıyorlar. Bir yandan organ nakli için beyin vefatı kararı verecek hekimleri organize ediyorlar, başka taraftan aileye gidiyor ve aileyi telkinle yapılacak organ bağışının düzgün bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Saate karşı yarışta muvaffak oluyorlar. Türkiye’de bu türlü bir durum yok. Türkiye’de organ nakli koordinatörleri ikincil meslek. Bir de Belçika modeli var. Şayet sıhhatinde bir kişi organlarını bağışladıysa aileden onay alınmıyor.”
Erk, Türkiye’de de bağışçı sayısının artırılması için toplumda hassaslık oluşturma çalışmalarını her alanda sürdüreceklerini, bu bahiste tüm ilgililerden takviye beklediklerini tabir etti.
Sıhhatsiz beslenme nedeniyle Türkiye’de obezitenin çok fazla artmaya başladığına dikkati çeken Erk, hastalıklardan korunmak için hazır besinlerden uzak durulması, hareketli ömür ve bol su tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.