Tıpkı kentin karmaşası üzere, birbirinin içine geçmiş olaylarla, olgularla, durumlardan ve sözcüklerden üreyen yeni çağrışım ve sıçrayışlarla örülü Duru’nun hikayeleri.
Seçimlerden kokorece, globalleşmeden dürüme, bağlantıdan özelleştirmelere, iklimden arkeolojiye, sokaklardan konutlara, velhasıl günlük hayatın içinde olup da değinmediği mevzu yok neredeyse.
Sayfa: 160
İstanbul…
Orhan Duru’nun yaşadığımız çağa ait bu düş gücü, ironi ve hiciv dolu metinlerini keyifle okuyacaksınız. “İstanbul olimpiyatlarını düşünüyorum gözlerim kapalı. Bir yerde start veriliyor. Göstericiler ile polis ortasında müsabaka ve çatışma başlıyor. Molotofkokteylleri atılırken Samaranch gelip atletlerimizi yanaklarından öpüyor. Koşularda yarışmacılar pistteki çukurlara düşüyor. Üç adım atlamada mehter grubu ortaya giriyor alkışlar ortasında. Akabinde İbo sahneye çıkarak tüm dünyaya barış ve lahmacun iletisi veriyor ve tüm bunları CNN canlı olarak yayınlıyor. Habitat’ta tecrübemizi artırdığımız için atletlerimizin güç açığını kapatmaya uğraşıyoruz. Bu ortada sular kesiliyor ve yarışı ter içinde bitirmiş atletler duş yapamadıklarından Cağaloğlu Hamamı’nı açıyoruz onlara, kese, sabun ve birer peştamal.”